Bir varmış, bir yokmuş... Ormanın kenarında, çiçeklerle dolu küçük bir kasabada yaşayan minik bir kedi varmış. Adı Misu’ydu. Misu, diğer kedilerden farklıydı çünkü onun patileri sihirliydi! Ama bu sihrin ne olduğunu bilmiyordu…
Bir gün, kasabanın ortasında büyük bir fırtına çıkmış. Ağaçlar sallanmış, çatıların üstündeki yapraklar uçuşmuş. Tam o sırada, Misu’nun en sevdiği oyuncak topu rüzgârla birlikte uzaklara sürüklenmiş. Onu yakalamak için peşinden koşmuş ama top, eski bir kuyunun içine düşmüş!
Misu kuyunun başında üzgünce dururken, patileri birden ışıldamaya başlamış. Merakla kuyunun içine baktığında, bir damlanın kuyunun derinliklerinden yukarı süzüldüğünü fark etmiş. Misu elini uzattığında, su damlası bir anda topunu kuyunun dibinden yukarı çıkarmış ve önüne bırakmış!
Misu’nun patileri gerçekten sihirliydi! Ama bu sihri sadece yardım etmek için kullanabiliyordu. O günden sonra, kasabadaki herkes ona minik kahraman gözüyle bakmış. Misu da her zaman yardıma ihtiyacı olanları bulup onlara küçük sihirli dokunuşlarıyla destek olmuş.
Ve böylece, Misu’nun maceraları hiç bitmemiş…
Misu’nun sihirli patileri sayesinde kasabadaki herkes ona hayran olmuştu. Fakat bir gün, kasaba meydanındaki büyük fener aniden sönüverdi! Fener, geceleri tüm kasabayı aydınlatıyordu ve eğer yanmazsa herkes karanlıkta kalacaktı.
Kasabalılar endişeyle toplanmıştı. “Bu fener yıllardır hiç sönmedi! Ne yapacağız?” diye fısıldaşıyorlardı. Misu olanları uzaktan izledi ve içindeki merak hissiyle fenere doğru ilerledi. Patilerini hafifçe fenerin üzerine koydu ama bu sefer ışık yayılmadı.
“Sanırım bu sadece bir kedinin çözebileceği bir sorun değil,” diye düşündü Misu.
O sırada yaşlı baykuş Orlo yanına kondu. “Misu, sihrin yardım etmek için ama bazen tek başına yetmezsin. Belki de kaybolan ışığı bulman gerekiyordur,” dedi bilge bir sesle.
Misu hemen kasabanın etrafını dolaşmaya başladı. Ormanın içine doğru ilerlediğinde, eski bir meşe ağacının dalları arasında minik, titreşen bir ışık gördü. Yaklaşınca, bunun küçük bir ateşböceği olduğunu fark etti. Ama bu ateşböceği normal değildi, çok parlak bir ışık yayıyordu!
“Aaa! Yardım et! Fenerin ışığı benim sırtıma yapıştı, uçamıyorum!” diye cıvıldadı ateşböceği.
Misu nazikçe patileriyle dokunduğunda, ateşböceğin üzerindeki ışık, bir yıldız gibi gökyüzüne yükseldi ve aniden kasabanın fenerine doğru süzülerek onu yeniden aydınlattı!
Kasaba meydanı tekrar ışıl ışıl olmuştu! Misu ve küçük ateşböceği birbirlerine gülümsediler. “Teşekkür ederim Misu! Sayende yine özgürüm,” dedi ateşböceği ve gökyüzüne doğru uçtu.
Kasabalılar Misu’ya minnettarlıkla baktılar. Artık herkes biliyordu: Misu sadece sihirli patilere sahip bir kedi değil, aynı zamanda büyük bir kalbi olan gerçek bir kahramandı!
Ve böylece, Misu’nun maceraları devam etti…
sdfsdfsdfsdf
Yorumlar (0)
Yorum yapmak için giriş yapmalısın
Giriş YapHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu sen yap!